19 Ekim 2009 Pazartesi

Oh be sonunda maç seyrettik...

Turkcell Süper Ligin 9. haftası tamamlanırken akıllarda iz bırakan maç sayısı bir elin parmaklarının sayısı kadar bile değildi. Oysa geçen sezon Sivasspor ve Trabzonspor'un şampiyonluk potasına katılmaları ile lig son derece heyecan veren bir mücadeleye sahne olmuştu. Bu sezon Bursaspor'un da bu kategoriye dahil olacağı düşünülürlen Sivas ve Trabzon'un hiç beklenmeyen düşük performansları bir çok kişiyi hayal kırıklığına uğrattı. Üstelik geçen sezonun çift kupalı şampiyonu Beşiktaş karmakarışık bir halde lige başlayıp neredeyse dip yapınca lig Fenerbahçe ve Galatasaray'a kaldı şeklinde yorumlandı.

Kafaya (şampiyonluğa) oynayan takım sayısının azlığı, mücadele ve rekabeti de azaltıyor. İşte ligimizin en büyük sıkıntısı da bu. Cumartesi günü Spormax'te Aston Villa - Chelsea maçı oynanıyordu. Chelsea Drogba'nın golü ile önce geçti ve ardı ardına girdiği pozisyonlarda 2. gol şansını yakaladı. Maç bittiğinde skor tabelası 2-1 ev sahibi Aston Villa galibiyetini işaret ediyordu. Maçın özeti ise inanılmaz bir mücadele, muhteşem bir tempo, sürat, hız ve hırstı. Bu maçın 2. devresi başlarken aynı zamanda ligimizde Denizlispor - Bursaspor maçı başlıyordu. İnanın kendimi  Premier Lig maçından alamadım. HD kalitesinde yayınlanan bu maçın inanılmaz büyüsü içerisinde oturduğum yere yapıştım ve nefesimi tutarcasına maçın bitmemesi için dua ettim.

Akşam Beşiktaş İnönü Stadyumu'ndaki yerimi aldığımda, öğlen izlediğim maçın etkisinden kurtulamamıştım ve bu muazzam tadın devam etmesini umuyordum. Maça Beşiktaş çok hızlı başladı. Tamam işte dedim, budur... Ama 8. dakikada Nihat'ın attığı gol seyir zevkimizin içine limon suyu sıktı.  Bu dakikadan itibaren Beşiktaş durdu. Oyunu Kasımpaşa domine etti. Ne tempo kaldı ne heyecan. Ta ki maçın son anlarında verilen tartışmalı penaltı ve sonrasında 9 kişi kalan Beşiktaş'ın puan kaybı yaşama ihtimali ortaya çıkınca heyecan tekrar başlayana kadar. Bu da yaklaşık 10 dakika sürdü.

Dün saat 16:00'da Gaziantep - Fenerbahçe maçını Lig TV'den izlerken yine aynı tempo noksanlığını hissetmemek mümkün değildi. Bu maçında ancak son 10 dakikası izlemeye değerdi heyecan açısından.

Ali Sami Yen'e girdiğimde tribünler dolu, hava güzel her şey maç için hazırdı. Maçın başlamasından hemen önce Erman hocaya, "hocam inşallah iyi bir maç izleriz, İngiltere ligini izliyoruz ama canlı canlı güzel bir maç izlemeyeli uzun zaman oldu" dedim. Kendisi de bana hak verdi  ve maç başladı. Bu yazıda maçı dakika dakika analiz etmeyeceğim. Amaç bu değil çünkü... Ama maç bittiğinde herkes dayak yemiş gibi birbirine bakıyordu. Maçın özeti inanılmaz bir tempo, heyecan, korku, zevk yani futbol seyir zevki idi.

Erman hocaya dönerek "oh be hocam, sonunda maç izledik" dedim...
Umarım bu ibareyi daha çok kullanabiliriz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder