3 Mart 2011 Perşembe

Mekanın Cennet Olsun Haldun Ağabey

90'lı senelerin başında tanıdığım, ve o sıcak gülümsemesi, içten bakışları ile hayatıma giren sevgili Haldun Ağabeyimizi kaybetmenin sonsuz üzüntüsü içerisindeyim.

Mekanın Cennet olsun ağabey...
Allah sevdiklerine ve ailene sabır versin...




Haldun ÖZDEMİR


İlk çalışma hayatına Suudi Arabistan’da Tekfen’le başladı. 27 senedir de zevkle Tekfen’de çalışıyor. “Belki de Tekfen’de öğrendiklerimi eğitim hayatında edinemezdim” diye düşünüyor. “Çok şeyler öğrendim. Bugün, gördüklerim ve yaşadıklarımla 3-4 tane kitap yazarım. Tekfen bir derya. Tekfen’in kendine has felsefesi var. Tekfen’de çalışmanın onuruna ve zevkine eriştim. Burada bir aile gibiyiz. Tekfencilik deniyor buna”. Haldun Özdemir, evli ve 14 yaşında bir oğlu var.

1 Mart 2011 Salı

Google ve Blogspot'a Mektup!

Öyle bir güne uyandık ki web alemi darmadağan...

Blogspot.com üzerinden yayın yapan bazı bloglara erişilememesi ve bunun Digiturk'un açtığı bir davanın sonucu olarak ortaya çıkması, yıllardır bu sayfalara emek veren bir çok blog yazarının canını sıktı.
Böyle olması da çok doğal, yani yıllardır emek verip, birikimlerinizi paylaştığınız bir mecranın böylesine bir nedenle zarar göreceği düşüncesi, bu tür tepkilere yol açtı.

Ama anlamadığım birşeyler de var bu süreçte. O da bu tepkilerin nasıl olup da bu işte mağdur olan bir şirkete, DIGITURK'e yönelmesi.

Açıkçası bu durum beni son derece büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. "Emeğe saygı" kavramına en çok önem vermesi gereken kesimin blog yazarları olduğunu düşünürdüm. Özellikle, bloglarda yapılan güzel çalışmaların, kaynak gösterilmeden başkaları tarafından kullanılmasına gösterilen büyük tepki beni bu yönde düşünmeye sevketmişti. Oysa bu durumda tam tersi oldu; tepki gösterilmesi gereken gerçek ihmal sahipleri "sahiplenilirken", herhangi bir suçu olmamakla beraber olayın mağduru olan bir şirket suçlu konuma sokulmaya çalışıldı.

Digiturk çok ama çok uzun bir zamandır sahibi olduğu içeriğin kanunsuz bir şekilde kullanılmasına tepki gösteriyor. Bu içeriklerin kullanıldığı bir çok şirket, çeşitli methodlarla bu "çalıntı" görüntülerin, kendi adlarına gölge düşürmemesi ve kanun dışı bir suça ortak olmamak adına önlem alıyor. Google şirketi ise malesef bu ihmal karşısında kılını bile kıpırdatmıyor. Bazı bloglarda alenen Digiturk'ün malı olan içerik kullanılıyor, kanun dışı izleme metodları için yol gösteriliyor vs vs...  

Defalarca uyarılar yapılıyor Google'a... Tık yok... Sonunda hukuk nezdinde hakkını aramak zorunda kalıyor Digiturk. Bir nevi evine giren hırsız için polisi çağırıyor... Ama o da ne...  İnsanlar çıkıyor, bencilce ve mesnetsizce, sabırla hukuksal çözüm arayan kurumu suçlamaya başlıyor. Bugün özellikle twitter'da, hiç ummayacağım kişilerden saçma ötesi mesajlar gördüm.

Acaba bu kişiler, Digiturk'e gösterdikleri tepkinin %30'unu Google'a gösterseler, ve çalıntı mal yayınlayan sayfaların kapatılmasını talep etseler, Google bu kadar vurdumduymaz davranabilir miydi? Kendi bloglarında oluşturacakları ufak bir bölümde "Hırsızlığa Hayır" tarzı bir mesaj verseler, Google bu şekilde duyarsız kalabilir miydi?

Bugün Digiturk'e mektup yazanlar, zamanında Google'a mektup yazsa bugün bizim bloglarımız kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalır mıydı?

Bu yazının amacı kendisinden, ailesinden, hayatından zaman ayırıp bir sayfa yaratmayı başarmış ve bugün bu sayfaların kapanma tehlikesi nedeni ile hayal kırıklığı yaşayan, üzülen, tepki gösteren blogger dostlarımı bir kaç saniye düşünmeye davet etmektir...

karmaalan.blogspot.com
Bora Koçyiğit