16 Eylül 2009 Çarşamba

Elit Hakemlerimizi Yaratalım

sporyazarlari.com adlı site için 01.02.2008 tarihinde yazdığım yazıyı paylaşmak isterim...

Dünya Kupası, Avrupa Futbol Şampiyonası gibi uluslararası turnuvalardan önce hep aynı soru gündeme oturur. “Türk hakemleri nerede?” Bu soruyu soranlar hiçbir zaman asıl cevabı bulmakla ilgilenmezler. Onlar için cevap zaten hazırdır. Türk hakemleri kötüdür. Yönettikleri maçlar maç değildir. Zaten Türkiye’de oynanan futbol birşeye benzememektedir. İşte bu basit ve klişe cevap ile sorulan soru da amacına ulaşmıştır.

Problemin doğru tespiti için öncelikle hakemlerimizin çağırılmadıkları bu turnuvaların organizasyonlarına değinmek zorundayız. Kim tarafından organize ediliyor bu turnuvalar? UEFA ve FIFA. Kimdir bu kurumlar? Futbolun Avrupa’daki ve dünyadaki patronları. Konu futbol olunca planlayan, uygulayan ve denetleyen kurumlar. UEFA tarafından gerçekleştirilen en ufak organizasyonda bile en önemli prensip “disiplin”. Maçların nasıl oynanacağı, nasıl yayınlanacağı, nasıl yönetileceği en ufak ayrıntısına göre hazırlanan yönetmelikler ile düzenleniyor. Maçları hangi hakemlerin yöneteceği de işte bu şekilde büyük bir disiplin ile belirleniyor. Yani şu hakem benim yakınım, bu hakem falancanın dostu şeklinde saçma gerekçelerle hakem ataması yapılmıyor. Çok yakından izlenen bir hakem, çok güzel bir performansı olsa, mükemmel maçlar yönetse bile söz konusu turnuvada maç yönetme ehliyetine sahip olduğunu gösteren hakem kategorisinde olmadığı takdirde bu turnuvaya katılma olasılığı neredeyse sıfır. Yani FIFA kokartına sahip olan bir hakem, hangi klasmanda olduğunu biliyor ve maçlar konusunda ona göre beklentiye giriyor veya girmiyor.

Avrupa Şampiyonası, Dünya Kupası gibi turnuvalarda görev verilen hakemler “elit hakem” klasmanında yer alan hakemler arasından seçiliyor. Eskiden “top class” diye adlandırılan bu kategorinin adının değiştiğinden Türk Futbol camiasında kaç kişinin haberi var bilemiyorum.

Ülkemizde FIFA kokartını takan 7 hakem var. Malesef elit hakem kategorisinde hakemimiz yok. Bu hakemlerden Selçuk Dereli ve Cüneyt Çakır 2. kategoride. Çakır bu seviyeye geçen hafta yükseldi. Aslında bu bir nevi erken terfi. Asıl yükselme bekleyen Dereli’ydi. Cüneyt Çakır’ın müthiş çıkışı bu işi takip edenler için hiç de süpriz değildi. UEFA Hakem Komitesi klasman atlaması muhtemel olan hakemleri mentörler tarafından izletiyor. Her attıkları adım tek tek not edilerek UEFA hakem komitesine rapor ediliyor. Bu raporlar sonunda da atletik testlerde başarılı olup, yabancı dil konusunda problemi olmayan hakemler bir üst klasmana yükseltiliyor. Çakır katıldığı tüm seminerlerde, gerek testlerde gösterdiği başarı gerekse sempatik davranışları ile ilgi odağı oluyor. Mentör programında başarılı olan hakemler basamakları birer birer yükseliyor.

Bu tabloya bakıldığında EURO 2008’de Türk hakem olmaması hiç de sürpriz değil. Hatta şimdiden yazıyorum 2010 senesinde Güney Afrika’da düzenlenecek olan Dünya Kupası maçlarında da bir Türk hakemin görev alma olasılığı çok düşük. Bu görev için en şanslı isimler ise Selçuk Dereli ve Cüneyt Çakır. Çünkü Dereli 1. klasmana yakın ve Çakır da çok genç bir yaşta olmasına rağmen 2. kategoriye yükselme başarısını gösterdi ve halen izleniyor. Yani bu iş matematik işi, üstelik denklemde bilinmeyen de yok. Elit hakemin yoksa turnuvaya gönderecek hakemin de yok. Bu ne ülke futbolunun çöküşte olduğunu, ne de hakemlerinin kötü olduğunu gösteriyor. EURO 2008 maçlarını yönetecek hakemler arasında Fransa’dan hakem bulunmuyor. Üstelik elit hakem kategorisinde Fransız hakemler var. Buradan Fransa futbolunun çöküşte olduğu anlamını mı çıkarıyoruz? Hayır... Elit hakemimizin olmaması, bugüne kadar FIFA kokartı verirken uygulanan yanlış stratejinin sonucu. Eğer genç, gelecek vaad eden, yabancı dil problemi olmayan, vizyon sahibi hakemlere sahip çıkılsa ve haketmeyen kişilere verilen kokartlar bu gençlere verilse belki de şu anda bu kategoride hakemimiz olabilirdi.

UEFA hakemlerinin kendi ülkelerindeki performanslarını, medyada yer alan yorumları ve hakem atamalarını yakından izliyor. Hakemlerimizin 2010 Dünya Kupası için az da olsa var olan şanslarını yükseltmek MHK’nin elinde. Türkiye’de oynanan maçlara yapılan hakem atamaları sorgulanıyor. Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında ligin en önemli maçlarından biri oynanırken hakem olarak FIFA kokartını bırakan İsmet Arzuman’ın atanması işte bu nedenle yanlış. FIFA kokartlı hakemler bu tip maçlarda görev alacaklar ki UEFA bu hakemlere güvensin. Uzun lafın kısası önce biz hakemimize güveneceğiz sonra UEFA. Türk hakeminin Avrupa’da sınıf atlamasını istiyorsak, önce kendi kurumlarımıza sınıf atlatmalıyız. Özellikle kurumsallık ve profesyonellik konularındaki eksiklerimizi tamamlamak zorundayız. Kendi ligimiz için bir “elit hakem klasmanı” yaratmalıyız. Bu klasmanda fazla hakem olmamalı. Bu hakemleri adam kayırmadan seçmeliyiz. Zorluk derecesi olan maçlar sadece onlar tarafından yönetilmeli. FIFA kokartlı hakemler ve ilerleyen birkaç sene içerisinde bu kokartı takma olasılığı olan sayılı hakemden oluşacak bu klasman göreceksiniz ses getirecek ve birçok problemi ortadan kaldıracak. Tabi bunun da öncesinde hakeminin arkasında duracak, ona sahip çıkacak, hakemlerin güvendikleri, kamuoyunun güvendiği bir MHK gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder