20 Ekim 2009 Salı

İmparator'un Manifestosu

Fatih Terim dün Swiss Otel’de düzenlediği basın toplantısı ile veda etti. Bu toplantıdan birçok ders çıkarmak gerekiyor. Bu derslerin tamamını bir yazıya sığdırmak aslında doğru değil, çünkü her biri ayrı ayrı ele alınmalı ve üzerinde detaylı bir şekilde düşünülmeli. Terim’in, bir çok basın mensubunun birilerini suçlamasını, hedef göstermesini beklediği toplantısındaki kendinden emin, sakin, uzlaşmacı ve babacan tavırları bir yana; bana göre en önemli nokta Türk Futbolunun sıkıntıları ile ilgili yaptığı tespitlerdi.


Bu tespitler toplanmalı, kitaplaştırılmalı ve bir manifesto şeklinde futbolu yönetenler tarafından duvarların baş köşesine asılmalı. İşte Terim’in sözleri ile Türk Futbolunun en büyük sıkıntıları:


1.   Yakın bir zamana kadar uluslararası rekabet dendiğinde akıllara milli takımlar gelirdi. Kulüp takımları bu rekabetin altyapısı gibi görünürdü, ancak endüstrileşen futbolda uluslararası futbol rekabetinin baş aktörü kulüpler oldu. Kulüplerin çoğu yetiştiricilik özelliğini kaybetti. Futbol yatırımları Türkiye'de artıyor, üstyapı gelişiyor ama bu hiçbir zaman altyapıya yansımadı. Futbolumuzun başı ve gövdesi kocaman ama onu taşıyan ayaklar, bacaklar maalesef incecik. O zaman tuhaf bir yaratığı andırıyor zaten. Futbol Federasyonu'nun fonlarına, UEFA'dan gelen yardımlara karşın altyapı organizasyonlarına ayrılan bütçeler yeterli değil. Sadece 8 kulübümüzün fiziki altyapısı yeterli. Bu da yetenekli futbolcu üretimindeki en önemli engeldir. Avrupa'daki 5-6 milyon Türk'ten pek çok yetenekli oyuncu çıktığını söylüyoruz. 70 milyonluk bir ülkeden bu yıldız adaylarının 8-10 misli çıkması gerekir'.

2.   Kulüpler arası rekabet kızıştıkça, takımların Avrupa hedeflerine yönelmesiyle yabancı oyuncu sayısı bir hayli arttı, bu da milli takımların seçildiği yetenek havuzunu daralttı. Türk futbolunun ürettiği yıldız oyuncu sayısı son yıllarda beklenenin çok altında bunların çoğu da milli takımlarda tanındı. Tam tersi olmalıydı, kulüplerde tanınmalıydılar. Yabancı oyuncu transferinde bazı kriterler getirmezsek bu sorun büyüyecek. Ligimizdeki yabancı oyuncuların bazı mevkilere yoğunlukla yığıldığını biliyoruz. Takımların çoğu defans ve orta alan göbeği için yabancılar tercih ediyor. Şu anda 11 takımda 21 yabancı stoper, 9 takımda 11 yabancı ön libero, 13 takımda 17 yabancı santrfor oynuyor. Bu pozisyonlardaki Türk gençleri yeterli süreleri alamıyor. Kendim milli takım hocası olarak yabancıların serbest olmasını ifade eden bir hocayım, ancak bunun yanına hep kriter koymuşumdur.

3.   Türkiye'den yurt dışındaki takımlara transfer olan futbolcu sayısı artmalı. Bunca yabancı transfere karşın ligin çok da kaliteli olduğu söylenemez. Avrupa'nın kalbur üstü liglerinde oynayan futbolcuların sayısı az. İspanya Milli Takımı'nın kadrosunda 29 oyuncunun 28'i İspanya veya İngiltere'de oynuyor. Bosna-Hersek'in bu yıl kadroya çağırdığı 25 oyuncu var, 1'i Bosna- Hersek'de oynuyor, 24'ü Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde forma giyiyorlar. Belçika'nın bile Avrupa'nın önde gelen liglerinde oynayan 20 tane oyuncusu var. Milli takıma çağırdığımız oyuncuların 28'i Süper Lig'den. Türkiye'nin, kalitesi yüksek, rekabetin zorlu olduğu liglere ihraç ettiği futbolcuların sayısının artması lazım. Gitme konusunda futbolcularımızın da daha kararlı ve cesur olması lazım.

4.   Türk takımları uluslararası maçlarda hep iki farklı görüntü ortaya koyuyor; moral ve kondisyonun yüksek olduğu maçlarda iyi sonuçlar, zihinsel hazırlık ve motivasyonun alt düzeyde kalındığı maçlarda ise zayıf rakiplere karşı zorlanılan ve kaybedilen maçlar. Dünya en iyi motivasyon preparasyondur formülünü uyguluyor. Futbola yatkınlığını bildiğimiz gençlerimizi, artık fizik açıdan da daha iyi yetiştirmeliyiz. Kulüplerimizin ne yazık ki bu anlamdaki çalışmaları yetersiz görünüyor'.

5.   Okullar ile futbol bir türlü kardeş haline getirilemedi, yapılan dev protokollere rağmen herhangi bir adım atılamadı, tüm çabalara rağmen üniversitelerle ilişkiler zayıf. Türk futbolcusu iyi eğitimli değil, algılamada, taktik anlayışta ve koordinasyonda maalesef Avrupalı meslektaşlarının gerisindedir.

6.   Milli takımlar hala çağın şartlarına uygun uluslararası standartlarda örnek eğitim ve kamp merkezine kavuşmuş durumda değil.

7.   Avrupa'daki futbolcu izleme komitelerini az sayıda insana bırakmamak gerekiyor.
Sakatlıkların büyük sorun olarak karşımıza gelmeye başladı. Türkiye antrenmanlarda yaşanan yumuşak doku yaralanmaları konusunda belki de Avrupa'da lider. Sahalarımızı, kulüp yapılandırmalarımızı, antrenman metotlarımızı, beslenme düzenlerini, kalitelerini, sporcuların dinlenme periyotlarını ve yaşam düzenlerini mercek altına almalıyız. Futbolcuların da kendilerine iyi bakmaları gerekiyor. Yoksa bu sakatlık olayını sadece sağlık kurullarına mal etmek doğru değil.


8.   Türkiye’nin dünya devi olmak için büyük bir potansiyeli var. Ama devlet, kamuoyu ve futbol camiasının yani 70 milyonun bir araya gelmesi şart.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder